Türkiye de Olay Var












Neymiş efendim Vahdettin olmasaymış Mustafa Kemal Samsun'a nasıl çıkarmış...

Doğru ya, İngiliz'lere telgraf çekip, İngiliz zırhlısına binip, İngiltere'ye kaçan bendim o zaman... İdam fermanını da ben imzaladım...

Dilerseniz çektiği fermanı siz okuyun... ...

"İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere devlet-i fehimanesine iltica ve bir an evvel mahall-i ahare naklimi talep ederim efendim. 16 Teşrinisani (Kasım) 1922.
Halife-i Müslimin
Mehmed Vahidettin"







"SU GİBİ AZİZ OLUN"...:)))






Türkiye için felaket senaryosu


Hürriyet gazetesi Washington temsilcisi Tolga Tanış, bugünkü yazısında AKP'nin El Kaide'ye destek verdiği iddiasıyla ABD'de Türkiye'nin "terör destekçisi ülkeler listesi"ne alınmasının gündemde olduğunu yazdı. Yazısını hükümete "70 milyonun rızkıyla oynuyorsunuz" ifadeleriyle bitiren Tanış Washington'da konuşulan felaket senaryosunu şöyle aktardı:

"Ankara’nın El Ka...ide yanlısı gruplara karşı gerekli önlemleri almadığı Washington’da uzun süredir dile getiriliyordu. Ama son operasyonlarla Reza Zarrab gibi isimlerin İran’a yönelik ambargoları Türkiye’deki siyasilerden aldığı destekle nasıl deldiği, Yasin El Kadı gibi halen ABD’nin terör listesindeki isimlerin Türkiye’de ne işler yaptığı anlaşılınca… Birileri ilk kez Türkiye’yi terör destekçisi ülkeler listesine koymaktan bahsetmeye başladı.

*

Hikâyenin ne kadar ciddi bir boyuta ulaştığını, bundan iki hafta önce saygın bir yayın bana bu konuda soru gönderince anladım. Açıklamaya çalıştım. Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğunu… Türkiye’yi terör destekçisi ülkelerden biri saymanın gerçekçi olmadığını… Ankara’nın terör finansmanıyla mücadele için kurulan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF) listesinde yüksek riskli ülkeler arasında tutulmasının bile yeterince büyük bir utanç olduğunu… Erdoğan’ın yakın arkadaşı Yasin El Kadı’ya karşı tutumuna karşın Erdoğan’ın Türkiye olmadığını vesaire… Ama sadece o yayın değil. Washington’da bana aynı soruyu soran başka önemli isimlere de rastlayınca…

*

Sadede gelirsek eğer… Hem nükleer anlaşmada yapılan haksızlık hem de bu terör listesi tartışmasındaki gibi asla söz konusu olmayacak işler bu sıra neden Türkiye’nin başına geliyor biliyor musunuz? O yayına gönderdiğim cevapta yazdığım, bazı çevrelerin Türkiye’ye yönelik belden aşağı taktikleri yüzünden değil sadece. Bu aslında Ankara’yı yönetenlerin bitmek bilmeyen o saçma komplo teorileri ve her gün bıkmadan Türkiye’nin müttefiklerine ettikleri küfürler yüzünden oluyor. Ve diyelim sağcı İsrail lobisine mensup birinden çıkma ‘terör listesi’ gibi uçuk bir fikir, Ankara’dakilerin çizgisi yüzünden birdenbire çok daha geniş kesimler, farklı düşüncelere sahip uzmanlar tarafından da kabul görür hale geliyor.

Bunlara komplo teorisi denmez. Bunlara ettiğiniz küfürlerin karşılığı denir. Ve haklı dahi olsanız, bu anlattığım örneklerde olduğu gibi, yarattığınız kakofoni yüzünden haklılığınızı kimseye anlatamaz, sonra da yönettiğiniz ülkeye geri dönüşü çok zor zararlar verirsiniz.

Biliyorum müthiş bir muhabbet ortamı var orada. Vasıfsız gazeteci, eğitimsiz danışman her gün telefonda “Nasıl çaktım” hazzı yaşıyorsunuz. Ama sizin anlayacağınız dilden söyleyeyim. Tuzunuz kuru, 70 milyonun rızkıyla oynuyorsunuz"

Odatv.com



Ortaçağ’ın bataklığına aheste aheste sürükleniyoruz.

Ortaçağ’ın bataklığına aheste aheste sürükleniyoruz.

15.01.2014



İktidar, kendisiyle birlikte ülkeyi de bataklığın içine çekerek çırpındıkça batıyor. Daha düne kadar aklımıza gelmeyecek rezillikler gittikçe sıradanlaşıyor. Ve ülkem adına şaşıracak bir şeyler arıyorum. Ancak bulamıyorum. Yolsuzluk, rüşvet ve yüzsüzlük almış başını gitmişken haksız ve hukuksuz bir biçimde tutsak tutulan insanlarımız hapishanelerde çürütülmeye bırakılıyor. İsyan etmek için daha ne bekliyoruz bilmiyorum.

Daha düne kadar kamuda türbanın serbest olması akla hayale sığmayacak bir uygulama iken bu gün bu serbestlik mevcut. Akla hayale sığmamasının nedeni laik bir ülkede yaşadığımızı sanmamdan. Üniversite öğrencilerinden sonra lise ve ilkokul öğrencilerini de kapsayacak bir türban uygulamasına geçmek isteniyor. Toplumu muhafazakarlaştırma süreci bir kez daha kadınların üstünden yürütülmeye çalışılıyor.

Yapboz tahtasına dönüşen eğitim sisteminde iyice çuvallayan AKP iktidarı eğitimde dinselleşme adına bir adım daha atıyor.

Hükümetin sözde “demokratikleşme” paketiyle kamu çalışanlara türban serbestliği getirmesiyle, Milli Eğitim Bakanlığının da öğrencilerin türbanla derse girmeleri için hazırlık yapıyor. Öyle ya öğretmen türban takabiliyorsa öğrencisi neden takmasın.

İlkokul dahil türban serbestliğinin getirilmesi için kılık kıyafet yönetmeliğindeki “okul içinde başı açık” kelimelerinin çıkarılması yeterli.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’un şu sözleri de durumu açıklamaya yetiyor:
“Lise, ortaokul, bence ilkokul bile olabilir. Okul müdürü, öğretmen başörtüsü takacak, öğrenci niye takmasın?”(Cumhuriyet, 5 Ekim 2013)
Eğitim Bir Sen’den Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde öğrencilerin uyması gerekli kılık kıyafet yönetmeliği değiştirilmiş ve okullarda serbest kıyafet düzenlemesi başlamıştı.
SETA Vakfı’nın konuğu olan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin,“Öğrencilerin başörtüsü takmasıyla ilgili şu anda ders bazlı, tuhaf, benim de tasvip etmediğim bir uygulama söz konusu. Bu gündemimizde” dedi. Tekin seçmeli Kuranı-kerim dersi dışında öğrencilere uygulanan türban yasağını onaylamadığını belirtiyor.
Uygulama ne şekilde olacak hep birlikte göreceğiz.
İktidar “türban serbestliği” söylemine her ne kadar türban özgürlüğü adı vermişse de türbanın özgürlükle ilgisi olmadığı gibi birbirlerine karşıt kavramlardır.
Özgürlük, Türk Dil Derneği’nin sözlüğüne göre;
“Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi istencine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu.”
Türban ise dini bir emir olarak kadınların yerine getirmek zorunda oldukları bir görev. Bu durumda insan istencinin bir önemi kalmıyor. İşte iki karşıt kavramı yan yana getirerek nasıl da kafa karışıklığı yaratıyor iktidar. Bu tuzağa düşen en çok da liberaller ve yarı aydınlar oluyor.
Sonuçta türban sanıldığı gibi kadını toplumsal yaşama katmaz tam tersine toplumsal yaşamdan ayırır ve dışlar. Bakmayın şu anda televizyon kanallarında başı kapalı bir çok kadının çıkıp fikir beyan etmesine. Bunlar dinsel düzene tam geçmeden önceki ara süreçler. Eğer böyle giderse yakında hiçbirini göremeyeceğiz.
İlkokullarda başlaması öngörülen türban daha küçük yaşta çocukların kafasını önce dinsel bir kıskaç altına alınacak. Bunun üzerine bilimsel yöntemden söz etmek sanırım yersiz. Ortaçağ’ın bataklığına aheste aheste sürükleniyoruz.
Yaşadığımız akıl tutulması çığırından çıkmış durumda. Geleceğimiz kurtarmak için önce çocuklarımızı kurtarmak gerekiyor. Yıkıldı yıkılacak olan iktidarı seyretmek yerine elini taşın altına koyma zamanı gelmedi mi?
Rana Ulaş
Odatv.com


AKPnin GERÇEK YÜZÜ


BANU AVAR:

KIMLER TAYYİP'İ BAŞA GETİRDİ ?



BARIŞ YARKADAŞ ve HALK tv.

         













                                                                                            

TATSIZ OYUNLAR....






BALBAY NE İÇİN BIRAKILDI?

Geç gelen Adalet..!

MUSTAFA BALBAY SERBEST

  







Ama bakalım arkadan kimler bırakılacak?

twitter dan manzaralar:

Ümit Kocasakal ‏@Umit_Kocasakal
Sn. Balbay 4 yıl 278 gün sonra özgürlüğe kavuştu. 1 gün bile kendisini tutmaya hakları yoktu. Bu haksızlığın...

Mine G. Kırıkkanat ‏@mkirikkanat
@mustafaltioklar Yaşa Mustafa! Balbay'ın 5 yılını çalan yetmez ama evetçiler, Hrant Dink'in katillerini de yanlış adreste gösterenler!

Barış Terkoğlu ‏@baristerkoglu
Balbay'in tahliyesi bir lutuf degil mucadele ederek kazanilmis bir haktir.

Barış Yarkadaş ‏@barisyarkadas
Hoşgeldin Balbay... Direndin, diz kırmadın, baş eğmedin ve kazandın... Geçmiş olsun...


BAR ,PAVYON GEZSEYDİN DE BİZİ YEMESEYDİN BE BİLO..:)))  



NOBEL 2013 BARIŞ ÖDÜLÜ


Nobel Barış Ödülü, Oslo'da düzenlenen törenle Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’ne verildi. Ödülü kuruluş adına Genel Direktör Ahmet Üzümcü aldı.

Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen törenin açılış konuşmasını Nobel Barış Ödülü Komitesi Başkanı Thorbjörn Jagland yaptı. Jagland, 2013 Nobel Barış Ödülü'nün, her türlü kimyasal silahı ortadan kaldırmak için çalışan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (OPCW) ve bu kuruluşun çalışanlarına gittiğini belirterek kuruluşu tebrik etti.

Kuruluş adına ödülü alan Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, "OPCW, şimdiye kadar deklare edilen kimyasal silahların yüzde 80'inden fazlasının imha edildiğini tespit etmiştir. Ayrıca bu tür silahların yeniden üretilmemesi konusunda da geniş çaplı tedbirler uyguluyoruz" ifadelerini kullandı.
Ödülün ilk defa pratikte silahsızlanma çalışmaları yürüten bir kuruluşa verildiğine dikkat çeken Üzümcü, kimyasal silahların kullanımında sivil ya da silahlı, cephe ya da köy ayrımının olmadığını ve masum insanların bu silahlara maruz kaldığını söyledi.

1997 yılında kurulan Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü'nün kimyasal silahlardan arındırılmış bir dünya vizyonunu gerçeğe dönüştürme çabasında olduğunu söyleyen Üzümcü, kuruluşun Suriye'yi zehirli gaz stokundan arındırma hedefine ise bir nebze daha yaklaştığını belirtti.

Kimyasal silahların yok edilmesinin ülkedeki çatışmaları son erdirmeyeceğini bildiğini kaydeden Üzümcü, “Ancak bu, uluslararası toplumun işbirliği yapıp bir pozisyon belirleyebileceği tek konu“ şeklinde konuştu.
Ahmet Üzümcü, ödül olarak verilen paranın OPCW'nun yıllık ödül fonu için kullanılacağını açıkladı. OPCW, 1 milyon 200 bin dolar para ödülünün sahibi oldu.



ABD Andı




“Amerika Birlesik Devletlerinin Ana okullarindan lise son sinifa kadar tüm öğretmen ve personelde dahil ABD Andı okunur, bu And aşağıdaki gibidir.

“Amerika Birleşik Devletleri’nin BAYRAĞINA
Ve o bayrağın simgelediği CUMHURİYETE
Bağlılık için and içiyorum.
Herkes için özgürlük ve adaletle, ALLAH’ın
gözetiminde, BÖLÜNMEZ, TEK VATAN için.” 



İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL - Balyoz Kararı

    

Kocasakal'dan karara sert tepki ! İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal Yargıtay'ın kararı hakkında konuştu. Kocasakal şunları söyledi: “Bu davanın hukuki olduğuna asla inanmadım. Bu dava bir dönem yargılamasıdır. Bazı dönemlerde böyle dönem yargılamaları olur. Bu da bir dönem yargılamasıdır. Bana göre göre, Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirilmesi için yapıldı bunlar. Bu bir mıntıka temizliği davasıydı. Eğer bu davalar (Balyoz, Ergenekon) olmasaydı, ‘açılım- saçılım’ gerçekleşmezdi. Son çıkan paket de dâhil olmak üzere, Türkiye bu şekilde paketlenemezdi. Bakın nerelere getirdiler ülkeyi. Cumhuriyet’e ait izler ve bellek silinmeye çalışılıyor. Bir format atılıyor. Şimdi çıkan karara bakıyorum, kuvvet komutanlarının ki onanmış, diğerlerinin ki kısmen bozulmuş. Bu bile planı gösteriyor. Esas, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil eden kuvvet komutanlarının ki onanmak suretiyle TSK’nın darbe teşebbüsünde bulunduğu böylece tescil edilmiş oluyor. Bu yargılamada o kadar, ama o kadar çok usul hatası oldu ki… Şimdi aynı yerde aynı davada yargılanan birileri için usul hataları var, diğerleri için yok denemez ki. Avukatsız karar verildi. Bu mümkün değil. Yargıtay beni şaşırtmadı. Yeni oluşan HSYK’dan sonra, 160’ı aşkın yargıcın blok oy kullandığı bir ortamda benim bu Yargıtay’a zerre kadar güvenim yok. Bir hukukçu açısından bunu söylemek çok zor ve çok üzücüdür. Şimdi birileri diyecek ki, ‘Hakim kararı, yargı kararı…’. Nazi Almanya’sında da hakim kararları vardı.








ATATÜRK'ÜN 15 YILDA KURDUĞU


 FABRİKALAR




    



1-Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2-Gölcük Tersanesi (1924)
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
7-Uşak Şeker Fabrikası(1926)
8-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
9-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
12- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
15-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16-Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)
17-Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
18-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
19-Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
20-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
21-Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
22-Bursa Süt Fabrikası (1934)
23-İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 Temel atma)
24-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
25-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28-Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Filoları (1934)
29-Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 - Tamamlandı)
30-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel atma)
31-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel atma)
32-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
33-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
34-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
35- Ankara Çubuk Barajı (1936)
36-Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
37-Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936)
38-Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı NUD-36 Üretildi)
39-Malatya Sigara Fabrikası (1936)
40-Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
41-Malatya Bez Fabrikası (1937 temel atma- Bu fabrika hariç bütün bez ve dokuma fabrikaları Atatürk'ün sağlığında açılmıştır.)
42-İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
43-Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
44-Divriği Demir Ocakları (1938)
45-İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
46-Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)

Not: Bu fabrikalar sayesinde 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152 artarken toplam sanayi üretimi %80 artmıştır. Kömürde %100, Kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken demir üretimi 0'dan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır. 1926'da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5162 tondan 95.192 tona çıkmıştır. Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının %80'ini karşılar duruma gelmiştir. Tekstil ürünleri ithalatı 1927'de 51.000.000 Türk Lirası iken bu rakam 1939'da 11.900.000 Türk Lirasına düşmüştür. 1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.

Yazımızı bir Atatürk sözüyle bitirelim!

"Türk Milleti, Türk malı alın, Türk parası Türk ülkesinde kalsın!"

Mustafa Kemal ATATÜRK





FACEBOOK tan.....
















Yunanistan






 New York un en güzel hali,sanırım...

Iguazu Falls, Brazilya



İtalya


Venedik


Devam....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...